Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








İzmir'de Eğitime Destek Kermesi
İzmir'de Eğitime Destek Kermesi
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin  teması göç.
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin teması göç.
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
HABERLER>YEREL
7 Ağustos 2023 Pazartesi - 15:29

Çeşme'de Çevre eylemi!

İzmir'in Çeşme ilçesinde bulunan Gücücek Koyu'nda plaj işletmesine karşı çıkan bölge sakinleri, ihalenin iptal edilmesi için eylem yaptı.

Çeşme de Çevre eylemi!

Gücücek Doğal Yaşamı Koruma Derneği (GÜDODER) Başkanı Av. Seher Gacar, “Gücücek Koyu ile ilgili kiralama ihalesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Sahillerin halka bırakılmasını istiyoruz. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne, bakanlığa ‘Biz bu filmi gördük. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz” diyoruz. Gücücek Koyu, önünüzdeki bir dosyadan, haritadan, bir uydu fotoğrafından ibaret değil. Gücücek, Ovacık halkı ile yaşayan, bütünleşen bir doğa parçası. Bırakın, bu doğal güzellik doğal kalsın, kâr hırsı ile bir kez daha talan edilmesin” dedi.

İzmir’in Çeşme ilçesinde bulunan Gücücek Koyu, geçtiğimiz ay Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından plaj işletmesi olmak üzere ihaleye açılmıştı. Koyu korumak için 2017 yılında kurulan GÜDODER, ihaleye katılarak 56 milyon liralık en yüksek teklifi vermişti. Paranın ödenemeyecek bir tutar olduğunu karar veren dernek, ihalenin iptali için mücadeleyi sürdürüyor.

GÜDODER ve diğer sivil toplum kuruluşlarından oluşan grup, bugün Çeşme merkezde toplanarak protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. GÜDODER Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Seher Gacar, şu açıklamayı yaptı:

“KOYUMUZU KORUMAYA VE ANAYASA İLE BİZE VERİLEN HAKKIMIZA SAHİP ÇIKMAYA KARARLIYIZ”

“Bugün kalbimizin bir yarısı Akbelen’de. Orada da doğanın yaşam hakkını savunan güzel insanlar buluşuyor. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, ‘Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ demiş ama biz şimdilik herkes kendi evinin önünü temizlesin diyerek hattımızı müdafaa etmek durumundayız. Bugün müdafaa hattımızda yine Gücücek Koyu’muz var. Biz koyumuzu sonuna kadar korumaya, yeni bir kıyım riskinin önünü almaya ve bunun yanında anayasa ile bize tanınan haklarımıza sahip çıkmaya kararlıyız. Hafızasızlık başa bela. O yüzden 2017’de Gücücek Koyu’nda yaşananları tekrar tekrar anlatıyor, tekrar tekrar hatırlatıyoruz, hatırlatmaya devam edeceğiz.

“2017’DE KOYUMUZUN DOĞAL YAPISINDAN, KİMLİĞİNDEN GERİYE HİÇBİR ŞEY BIRAKMAMIŞLARDI”

2017’de Gücücek Koyu yine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü tarafından ihale ile bir işletmeye kiralanmıştı. Onlarca yıldır bu çevrede yaşayan, özgürce bu sahilden denize giren insanlara sahilin en kıyısında küçücük bir alan bırakılmış, sahilin tamamı o dönemde basında çıkan bir haberdeki tanımlamayla ‘cezaevi duvarı’ gibi taş duvarla çevrilmişti. Devasa iş makineleri ile koyumuza dalmışlar; betonu, demiri, plastik boruları ile doğal sit alanında olmaması gereken bil cümle inşaat malzemesini yığmışlardı. Koyumuzun doğal yapısından, kimliğinden geriye hiçbir şey bırakmamışlardı. Ve arsızca bize demişlerdi ki: ‘Bir tuvaletiniz, bir duşunuz bile yoktu. Size medeniyet getirdik.’ Hep birlikte direnmiş, çalmadık kapı bırakmamıştık. O dönemdeki kurucu başkanımız sahile konulmak istenen konteynerlerin altına oturmuş, ‘getirin, üzerime bırakın’ demişti. Taşlı, sopalı kavgalar bile yaşanmıştı. Böylesi bir direniş ile kurtardık koyumuzu.

“İÇİMİZE SİNMESE DE KENDİ KOYUMUZU KİRALAMAYA RAZI OLDUK”

Gücücek Koyu 6 yılda ancak kendini rehabilite etti, eski doğal kimliğine kavuştu. Derken bu yıl yeni bir ihalenin şoku ile sarsıldık. Sahillerimizin kiralanmasına sonuna kadar karşı olsak da yeni bir facianın önüne geçmek için, gönüllülerimizden ihale bedelini toplayıp içimize sinmese de kendi koyumuzu kiralamaya razı olduk. İhaleye katıldık. Gelin görün ki ihale tutarı 56 milyon TL’yi aştı. Biz koyumuzu korumak için en yüksek teklif olan 56 milyonu aşan tutarı teklif ettik. Sonrasında yaptığımız toplantılar, teamül yoklamaları yıllık KDV dahil 67 milyon TL’yi aşan bu tutarı temin etme imkanımızın olmadığına kani olduk. Üstelik bu bedel, her yıl enflasyon oranında artarak tekrar ödenecek. En nihayet biz de koyumuzu kurtarmak/korumak için yeni bir mücadelenin startını verdik.

“HALK PLAJI DİYE BİR TANIMLAMA, AYRIM YOKTUR; BÜTÜN PLAJLAR, BÜTÜN SAHİLLER HALKINDIR”

Bu yıl yapılan ihalenin şartnamesinde 870 metrekarelik alan ‘halk plajı’ ibaresi ile ayrılmış, kiralama dışı bırakılmış. Devletimiz, 3 bin metrekare alana sahip koyun 870 metrekaresini halka; 2 bin küsur metrekaresini işletmeye ayırmış. 870 metrekare alan halkınsa 2 bin küsur metrekare alanı kullanacak olanlar kim? Onlar halk değil mi? Devlet en baştan bu ayrımla kiralanan alanın kendini halkın üstünde gören seçkin zümreye aidiyetini tescillemiş olmuyor mu? İşte bizim sınıfsal eşitsizliği normalleştiren bu ayrımı reddetmemiz lazım. Lütfen, gelin hep birlikte bu ‘halk plajı’ kavramını dilimizden, zihnimizden, her türlü kullanımdan kaldırıp atalım. Halk ormanı, halk gölü, halk nehri diye bir tanımlama nasıl ki yoksa halk plajı diye bir tanımlama da olamaz. Halk plajı diye bir tanımlama, ayrım yoktur; bütün plajlar, bütün sahiller halkındır.  

“SEÇKİNLER SINIFINA DAHİL OLMADIĞINIZ İÇİN GİRMENİZE İZİN VERİLMEYEN O PLAJDAKİ HER BİR KUM TANESİNE SEKSEN BEŞ MİLYONDA BİR HİSSE İLE ORTAĞIZ”

Anayasamızın 43. maddesi ve bu maddenin göndermesi ile kıyı kanunu 5. maddesi bize bu hakkı verir: ‘Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır.’ Ama ve lâkin Çeşme’deki ve Türkiye’deki pek çok sahil beldesindeki ‘beach club’ denilen plaj işletmeleri, T.C. Anayasa’sının üstünde oldukları için 1000 ile 2 bin 500 TL arasında değişen giriş ücreti ödemeden anayasal hakkımızı kullandırmıyorlar bize. Oysaki seçkinler sınıfına dahil olmadığınız için girmenize izin verilmeyen o plajdaki her bir kum tanesine seksen beş milyonda bir hisse ile ortağız biz.

“HALKIN SAHİLDE KULLANABİLECEĞİ DUŞU/TUVALETİ OLSUN DİYE YAPILAN YÖNETMELİK, HALKI KİŞİ BAŞI 1000 TL ÖDEMEK ZORUNDA BIRAKIYOR”

Bizde, sahillerin özel sektöre kiralanmasının önünü açan yönetmeliğin gerekçesi şu: Halkın plajı kullanımı sırasında tuvalet ve duş ihtiyacı var, duş ve tuvalet konulduğunda temizliği sorun. Plajda yiyecek-içecek satacak bir büfeye ve şemsiye, şezlong kiralamaya izin verilsin, bu kişiler de karşılığında plajın, tuvaletlerin temizliğini üstlensin. Sözleşmeler standart: Sökülebilir basit malzeme, sınırlı basit yapı ve gölgelik yapılabilir, etrafı çevrilemez, kapatılamaz. Teori bu olsa da uygulamada 3 kişilik bir aile olarak o tuvalet ve duşu kullanabilmek için cebinizde bir günde harcayabileceğiniz en az bir aylık emekli maaşı tutarında paranızın olması gerekiyor. Halkın sahilde kullanabileceği duşu/tuvaleti olsun diye yapılan yönetmelik, halkı o duş ve tuvalet için kişi başı en az 1000 TL ödemek zorunda bırakıyor.

“KARŞI DURUŞUMUZ, CAN YAKAN PRATİKLERDEN GELİYOR”

Mesele sadece ücretli giriş de değil. Bu işletmeler doğal sit olanı olan koyları, bir avuç seçkinin eğlencesi için betona, demire boğarken, tropik adaların sahillerine benzetmeye çalışıyorlar, ama ortaya diskotekle karışık, kimliksiz, doğallığını tamamen yitirmiş, hiçbir şeye benzemeyen ucube yapılar çıkıyor. Çevreye yaydıkları fiziksel kirlilik yanında çevre kirliliğinden ayrılmaması gereken büyük bir gürültü kirliliği de cabası. Bizim karşı duruşumuz can yakan pratiklerden geliyor.

“VATANDAŞ OLARAK BİZLER TABİAT VARLIKLARINI İDAREDEN KORUMAK İÇİN MÜCADELE ETMEK ZORUNDA KALIYORUZ”

Doğal sit alanı olan koyumuz ile ilgili tüm yetki Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nde. Kurumun adı ve kuruluş amacı tabiat varlıklarını korumaya dair olsa da ne yazık ki sistem çoğu zaman buna izin vermiyor, ne ironiktir ki vatandaş olarak bizler tabiat varlıklarını idareden korumak için mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Oysaki halk doğayı devletten korumamalı, devlet ile birlikte doğayı korumalı. Ancak, merkezden yereli yönetmede karşılaşılan sorunlar burada da aynı. Bu ve benzeri koylara halk ve belediye iş birliği içinde bakıyor, temizliyor, merkezi idare Ankara’dan kaderini belirliyor. Merkezden yerelin denetimi deseniz çok güç. Ben, buradan Sayın Bakanımız Özhaseki’ye yaptığım daveti bir kez daha yineliyorum: Lütfen, yarımadamıza teşrif etsin, birlikte tebdil-i kıyafet yarımadamızdaki özel işletmelere kiralanan plajları gezelim. Kiralama şartnamesini ihlal etmemiş tek bir işletme çıkmayacaktır. En başta vatandaşın ücretsiz girişine engel çıkarmayan tek bir işletme bulamayacaktır.

“BAKANLIĞA, ‘BİZ BU FİLMİ GÖRDÜK. TEKRARINI DA YENİ VERSİYONUNU DA GÖRMEK İSTEMİYORUZ” DİYORUZ. GÜCÜCEK KOYU, ÖNÜNÜZDEKİ BİR DOSYADAN, HARİTADAN, BİR UYDU FOTOĞRAFINDAN İBARET DEĞİL”

Biz her kanaldan, her platformdan merkezi idareye sesimizi duyurmak istiyoruz. Gücücek Koyu ile ilgili kiralama ihalesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Sahillerin halka bırakılmasını istiyoruz. Bakanlık ve genel müdürlüğün elinde mevzuat ve şartname var, bizde ise az evvel bahsettiğim somut gerçekler ve çok can yakan pratikler var. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne, bakanlığa ‘Biz bu filmi gördük. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz” diyoruz. Gücücek Koyu, önünüzdeki bir dosyadan, haritadan, bir uydu fotoğrafından ibaret değil. Gücücek, Ovacık halkı ile yaşayan, bütünleşen bir doğa parçası. Bırakın, bu doğal güzellik doğal kalsın, kâr hırsı ile bir kez daha talan edilmesin. Ve yine bırakın, geçim derdindeki dar gelirli vatandaşların ücretsiz günü birlik tatil yapabileceği, denize girebileceği, nefes alabileceği sınırlı sahillerden biri daha halkın elinden gitmesin. Bu koyun doğal haliyle kalmasını istiyoruz. İllaki bir düzenleme yapılacaksa Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan halkın kullanımına tahsisli plaj projesi kapsamına Gücücek Koyu’nun da alınmasını ya da belediyeye tahsis edilmesini istiyoruz. Vatandaş olarak devlet ile yaptığımız toplumsal sözleşmeden doğan hakkımızı, bize ait olanın bizde kalmasını istiyoruz.”

Çeşme Çevre Platformu Sözcüsü Dr. Ahmet Güler ise; “Çeşme yontulmamış bir pırlanta gibi çok değerli, her yer talan edildi, şimdi de muktedirler gözünü Çeşme’ye dikti. Şimdiye kadar sadece Gücücek koyu değil Çeşme’de pek çok çevre sorunu ve talanıyla mücadele ettik. Çeşme’yi ham yaptırmam diyen Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran nerede, neden burada yanımızda değil. Böyle artistlik laflarla mücadele olmaz, bugün burada halkın yanında olman gerekiyor. Halk burada sen neredesin?" dedi.

Çeşme Kent Konseyi Eski Başkanı Ömer Önal ise; “ Bu kadar sıcak bir günde evlerinizden kalkıp, kıyılarımıza sahip çıkmak için buraya geldiğiniz için size çok teşekkür ediyorum ve önünüzde saygıyla eğiliyorum. Ben Alaçatılıyım, Çeşme’yi de memleketimi de çok seviyorum. Misak-ı milli sınırlarını çizen Mustafa Kemal’in askerleriysek, Atatürkçü ve Cumhuriyetçiysek artık yüksek sesle konuşma zamanı gelmiştir.” dedi.

Ayrıca Önal; “Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran’a sen sosyal demokrat bir belediye başkanısın, halk burada sen neredesin, halkın oylarıyla seçilen meclis üyeleri nerede, siz doğasever değil misiniz?” diye sordu.

Eylem sonrası ihalenin iptal edilmesi için dilekçeler imzalandı.

 
Çeşme'de Aşure Günü Etkinliği
 
Çeşme'de Başarılı öğrenciler kahvaltıda buluştu
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Çeşme'de Aşure Günü Etkinliği
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şubesi, tarafından Çeşme Cem Evi’nde ...
Ovacık'a yeni meydan!
Cumhuriyet Meydanı’nı yenileyerek kentte devrim yapan Çeşme Belediye Başkanı ...
Çiftlikköy’e yeni sahil düzenlemesi geliyor.
Kentlerin meydanlarıyla var olduklarına inanan, Çeşme Belediye Başkanı ...
 
Çeşme CHP'de kongre tarihi belli oldu.
Çeşme'nin 25 Mahallesinde delege seçimlerini tamamlayan CHP Çeşme İlçe ...
Çeşme Belediyesi’nde E-Ruhsat dönemi başlıyor!
Oran; Çağımızın gerektirdiği teknoloji destekli hizmet anlayışımız doğrultusunda ...
Ildır'da korkutan yangın!
Çeşme Ildır'da orman yangınına havadan ve karadan müdahale edilerek sndürüldü.
 
Başkan Oran, Ilıca Plajı'nda çöp topladı.
Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, temizlik çalışanları ile birlikte, ...
Çeşme’de atıklar eğlenceye dönüşüyor
Çeşme Belediyesi hem plastik atık kullanımını azaltıp hem de çocukların ...
“Ilıca’dan Ata’ya Selam” var
Çeşme Belediyesi tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün Ilıca’ya gelişinin ...
 
YAZARLAR
İbrahim Aktaş
İbrahim Aktaş
Beyaz Atlı Süvariler
Sedat Kaya
Sedat Kaya
CELAL
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
“HERKESLE VE HİÇ KİMSESİZ”
Okan Yüksel
Okan Yüksel
PAPİ MEHMET
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Papi Mehmet
Dr.Ahmet Güler
Dr.Ahmet Güler
Lal Denizli Çeşme Belediye başkanlığını devir aldı.
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri