Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
2024 yılı pasaport ücretleri belli oldu!
2024 yılı pasaport ücretleri belli oldu!
Atatürk’ün en sevdiği şiir olan ”Ferda” dijital platformlarda...
Atatürk’ün en sevdiği şiir olan ”Ferda” dijital platformlarda...
TÜRK DİL DERNEĞİ'NİN KONUĞU GAZETECİ  ERÇETİNGÖZ
TÜRK DİL DERNEĞİ'NİN KONUĞU GAZETECİ ERÇETİNGÖZ

Atilla Köprülüoğlu

DEVLERİN AŞKI
4 Temmuz 2020 Cumartesi

Selâhattin Pınar, musikimizin devlerindedir.

Bugün de dillerden düşmeyen bestelere imza atmıştır.

“Bir Bahar Akşamı Rastladım Size”, ”Gecenin Matemini Aşkıma Örtüp Sarayım”, “Nereden Sevdim O Zalim Kadını”, “Ayrılık Yarı Ölmekmiş” gibi...

Tamburunu konuşturur gibi çalmasıyla da ünlüdür.

Babası son İstanbul kadısıdır, Denizli mebusluğu da yapmıstır. 

Sürekli çatışmıştır onunla.

Çünkü baba hukukçu olmasından yanadır, 

o ise müziğe meraklıdır.

Bilinen öyküdür; bir sofrada baba Sadık Bey'e oğlunu sordular; Selahattin Bey de oradaydı. 

Babanın  "O; artık çalgıcı" demesi üzerine evi terkederken "Babacığım, gün gelecek, adımla anılacaksınız." der Selahattin Bey. 

Baba arkasından gaz lâmbasını fırlatır. 

Çıkan yangın zor söndürülür.

Selahattin Bey, bir daha o eve dönmez!..

 

****

Şair ürkekliğine sahiptir, çok kırılgandır, Selahattin Bey.

Bir "İstanbul Beyefendisi’'dir.

İçli şarkılar besteler. Melankolik ifadeleri, hassasiyetle işlemiştir 150’yi aşkın bestesine.

Chopin’in  “Polonezler”i gibiydi denir o eserlerine…

 

****

Selâhattin Pınar, devrin popüler ismi Hafız Burhan’ın saz heyeti arasındadır, ona eşlik etmektedir. 

Kuşdili Çayırı’ndaki bir konserde tiyatrocu Afife Jale ile karşılaşır.

Tanıştırılırlar. 

Bir görüşte aşk, onu vurmuştur.

Karşılıksız kalmaz duyguları.

Eve gidince de “Bir Bahar Akşamı Rastladım Size/ Sevinçli Bir Telaş İçindeydiniz/ Derinden Bakınca Gözlerinize”yi besteler!

Sade bir törenle evlenir Selahattin Bey ile Afife Hanım.

Yaşları 25’tir.

 

****

Afife Jale ve Selâhattin Pınar'ın benzeşir hayat öyküleri. 

Tiyatro sevdalısıdır Afife. 

16 yaşında Darülbedayi’ye (Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatroları) başvurmuştur. 

Babası Hidayet Bey bunu duyunca köpürmüş, vazgeçirmeye kalkmıştır.

Afife, inatçıdır, “İlle de tiyatro” diyordu. 

Bu konuda çıkan tartışma sonucu evi terketmiştir; Selahattin Bey gibi!..

Evlâtlıktan da reddedilmiştir.

 

****

Stajyerdir Darülbedai’de Afife! 

Hırslıdır, çalışkandır. Provalara katılır, aksatmadan.

Bir yıl sonra, 22 Nisan 1920’de Kadıköy Apollon Tiyatrosu’nda “Yamalar” oyunuyla “Jale” olarak sahneye çıkar. 

İfadesiyle “kuşlar" gibidir.

“Tiyatro Ustası” Vasfi Rıza Zobu, “O Günden Bu Güne” kitabında şöyle der;

“Taassub ortamında Afife'nin cesareti övgüye değerdi. 

Yılmaz bir kahramandır o taassubla çekişmenin. 

Ansiklopedilere ”Sahneye çıkan ilk Müslüman Müslüman kadın” olarak geçmiştir Afife Jale.

O geceyi de “Hayatımda mesut olduğum ilk gecedir” diye tarif etmiştir Refik Sevengil’e;  “Oyunda  saadetten çok ağladım. Alkış, alkış, alkış. Çiçekler verdiler. Bana ‘Sanatın Fedaisi’sin dedi’ tebrik edenler.”

 

****

Ancak zaptiyeler bütün tiyatroları, gazinoları kontrol ediyordu.

“Odalık” oyununu oynadığı bir gece yakalandı.

İkaz edildi.

O; aldırmadı, sahneye çıkmayı sürdürdü. 

En son yine zaptiyelerde yakalandı. 

Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey karakolda onu tokatladı.

Ama en çok onu nazırın sözü incitti; 

“Dinini, milliyetini unutan sen misin?”

Tiyatrodan da uzaklaştırıldı. 

Artık işsizdir!..

 

****

Mutlu günler sonlanmıştı.

Afife, tiyatrosuz yaşayamıyordu, ruh hali bozuktu.

Başağrıları da dayanılacak gibi değildi.

Uyuşturucu (morfin) kullanmaya başladı gizlice.

Selahattin Bey, bunu tesadüfen öğrendi.

Çok üzüldü aşkına, vazgeçiremiyordu ne yapsa ne etse.

Bir yandan da içli bestelerine devam ediyordu.

Maalesef, güzel başlayan aşk, uyuşturucu yüzünden bitti.

Zor da olsa ayrılmışlardı, aşklarını kalplerine gömerek!..

 

****

Afife hanım, kimsesizdi, baba evine de dönemezdi.

Sokaklarda, parklarda yatıp kalkmaya başladı, dibe vurmuştu.

Yıl; 1949. 

Son durağı; Balıklı Rum Hastanesi'ydi.

24 Temmuz’da 39 yaşında öldü.

Vefatı, tek sütun haber dahi olmamıştı.

Cenazesini 4 kişi kaldırmıştı!..

 

****

Selâhattin Pınar, kahroldu ölüm haberine.

"Kalbinin sahibi" yoktu artık.

"Hüzündü artık ona yakışan!.."

Birbirinden hicran kokan besteler yapıyordu.

“Nereden sevdim o zalim kadını/bana zehretti hayatın tadını”

bunlardan en bilineniydi.

Son kez bir radyo programına katıldı.

Orada, 

“Beni de alın koynunuza hatıralar/Dolanıp kalayım bir an boynunuza hatıralar diye başlayan “Hatıralar” bestesini çalıp söyledi.

Hastaydı. İçki kesinlikle yasaktı. 

6 Şubat 1960 akşamı da Kalamış Todori’ye geldi, içkisini söyledi, içti, içti!

Âdeta intihar etmişti.  Ve o masada geçirdiği kalp krizi sonucu öldü.

 

****

Romancı Selim İleri, Afife Jale'yi şöyle anlatır;

"Afife Jale, Osmanlı imparatorluğunun son döneminde okur-yazar, hatta okur yazar olmanın ötesinde kültürlü ve belli bilgi birikimine sahip bir aileden geldiğini eldeki ender bulgulardan fark edebildiğimiz bir insan. Onun, Türk toplumundaki, Osmanlı Türk toplumundaki önemli yeri de zannediyorum ki sonu yıkımla mahkum olan bir takım acı maceraları göğüsleyebilecek kadar öncü oluşu. Tabi bir de ayrıca cinsiyet açısından kadın olması da bu öncülüğünde çok önemli bir şey.”

 

****

Afife Jale! 

Mustafa Kemâl Atatürk, onun için “Afife olmasa hilafeti kaldıramazdım” bile demişti.

Ölümüne bağlı Tiyatro uğruna büyük bedel ödemişti.

"Tiyatro varsa ben de varım" derdi dostlarına her zaman. 

Selâhattin Pınar! 

Klasik Türk Müziği’nin beste fabrikasıydı, ekoldü.

1931 yılında ilk kez Mustafa Kemâl Atatürk’ün huzuruna çıkmış, bestelerini 

icra etmişti O'na.

Paşa’nın sevdiği ve ünlü sofrasından eksik etmediği bir besteciydi.

Afife'ye aşkını şarkılarla anlatan divaneydi.

 

****

İki yüreği yanık aşık ve

trajik hikayeleri...

“Devlerin Aşkı”nın iki efsanesiydi onlar.

Mutlu aşk yok muydu gerçekten?

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Sedat Kaya
Sedat Kaya
BİR AVUÇ ALKIŞ
Dr.Ahmet Güler
Dr.Ahmet Güler
Denizli, Çeşmelilerin gönlünü çabuk kazandı
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
ALİ SİRMEN'İN MAHPUSLUK KEHRİBAR TESBİHİ...
Okan Yüksel
Okan Yüksel
EBEBİYATIN KEMALLERİ
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Kara kaplı defter!
Levent Donduran
Levent Donduran
Bir şiiri olmalı herkesin!..
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri