Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








İzmir'de Eğitime Destek Kermesi
İzmir'de Eğitime Destek Kermesi
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin  teması göç.
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin teması göç.
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
HABERLER>YEREL
19 Mart 2017 Pazar - 19:08

Sabih Kanadoğlu: "Bütün yetkiyi tek elde toplamanın adı diktadır"

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Kuvvetler ayrılığını bir tarafa bırakarak, denetimi ve dengeyi tek bir bir elde toplarsanız, ortaya çıkan rejimin adı demokrasi olmaz. Bunun adı diktadır" dedi.

Sabih Kanadoğlu:   Bütün yetkiyi tek elde toplamanın adı diktadır

Çeşme Buluşmaları çerçevesinde, 18 Mart Cumartesi günü Çeşme'de bir söyleşi gerçekleştiren Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Anayasa değişikliği kanununun 16 Nisan tarihinde halk oyuna sunulması konusunda geniş açıklamalarda bulunarak, kendisinin "Hayır" oyu kullanacağını söyledi.

Çeşme çarşısındaki tarihi Aya Haralambos Kilisesi'nde gerçekleştirilen söyleşiye, Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Başkan Yardımcısı Şakir Karadede, CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Utku Gümrükçü, CHP İlçe Başkanı Ekrem Oran, Belediye Meclis Üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

"Çanakkale Zaferi dünya durdukça kutlanacak"

Konuşmasına, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü ile ilgili düşüncelerini anlatarak başlayan Sabih Kanadoğlu, 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı Zaferi'nin günü ve 25 Nisan'ın ise büyük zaferin başlangıç günü olduğunu hatırlatarak, "Bunu ikiye bölerek, sanki Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale Zaferi'nde rolü yokmuş gibi gösterilmek istenmesine yazıklar olsun. Genel Kurmay Başkanlığı'nın bugüne kadar gelenek haline gelmiş afişlerine Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafının konmamasına yazıklar olsun. Hele Çanakkale Zaferi'ni, iki oy arttırabilmek uğruna siyasi mücadelelerinde kullanmak isteyenlere yazıklar olsun. Çanakkale, Türk Ordusu'nun ve Türk Milleti'nin itibar ve onurunu tekrar kazandığı zaferin yeridir. O zafer, Balkan harbinin alnımıza sürdüğü kara lekeyi, tekrar sildiğimiz yerdir. Böyle bir yer, o kötü günlerin, siyaseti, Silahlı Kuvvetlerin, Türk Ordusu'nun içine sokmanın o kötü sonucunu ortadan kaldıran ve Türkleri tekrar millet haline getiren zaferdir. Aynı zamanda, İstiklal Savaşı'nın kahramanlarının ortaya çıktığı, yetiştiği, parladığı ve o büyük savaşın temelinin atıldığı yerdir. O halde, biz Çanakkale Zaferi'nin Türk Milleti'nin birliğini ve beraberliğini tekrar ispat ettiği gün olduğunu, bugün de ve dünya durduğu sürece elbette kutlayacağız. Çanakkale'de bugün bir köprü yaparak geçtiğini zannedenler bilsin ki bundan sonra kesinlikle geçilmeyecektir" diye konuştu. 

"Türkiye bir korku imparatorluğu haline döndürülmek isteniyor"

Türkiye'nin geleceğinin ipotek altına alındığı veya alınamadığı bir referanduma gidildiğini ifade eden Kanadoğlu, "Bu referandum, Türk Milleti'nin kaderinin çizileceği bir referandumdur. Baktığımızda şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz; konuşması gerekenler konuşmuyor, konuşmaması gerekenler konuşuyor. Tarafsız bir Cumhurbaşkanı konuşuyor. Onun yanında, devlet memuru olmalarına rağmen siyasi iktidarın ortaya çıkardığı, belirli bir şekilde oy istediği valiler, rektörler, savcılar, hakimler yetmemiş gibi imamlar da konuşuyor. Ama konuşması gerekenlerin büyük bir kısmı da susuyor. Bekir Coşkun çok güzel yazmış; nerede o eski Cumhurbaşkanları, o Başbakanlar, Bakanlar, Milletvekilleri? Onlar niye konuşmuyor? Konuşanlar, gayet güzel konuşuyor, ama konuşması gerekenler sessizliğini koruyor. Türkiye bir korku imparatorluğu haline döndürülmek isteniyor. Bu şekilde dönüştürülen bir toplum, bir referanduma değil de sanki plebisite götürülüyor. Referandum başka, plebisit başka bir şeydir. Referandum, belirli bir metnin halka anlatılarak, bunun kabul edilmesi için halk oyuna gidilmesidir. Plebisit, tek kişi için yapılan bir tercihtir. Referandum, elbetteki adil şartlar içerisinde yapılır. Plebisit ise, baskı altında ve bir kişinin ikbali için yapılır. Metnin ne olduğunu, ne getirdiğini, ne götürdüğünü halka açıklama cesaretini göremiyorlar" şeklinde konuştu. 

"Referandumda HAYIR diyeceğim"

Referandumda kullanacağı oyu da açıklayan Kanadoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklaması oldu; 'Şahsım için bir şey istemiyorum'. Ama getirilen metne baktığınız zaman, 2 madde Resmi Gazete'de yayınlandığı zaman yürürlüğe girecek. 'Cumhurbaşkanı'nın parti ile ilişiği kesilir' ibaresi çıkarılacak. Parti üyesi ve Genel Başkanı olacak. Yani Resmi Gazete'de yayınlandığının ertesi günü. Diğer madde de, Hakimler Savcılar Kurulu 30 gün içerisinde değişecek. Peki nasıl olur da bu 2 maddenin dışındaki maddeler, 2,5 sene sonraya bırakılır da, bu 2 madde derhal yürürlüğe girer? Anlamak mümkün değil. Biz diyoruz ki, bu bir 'Tek adam' yönetimi getiriyor. Buna karşı çıktılar. Ama Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki; 'Bütün güçleri, tek elde topluyoruz'. Yani bunun gerçekte 'Tek adam' Anayasa değişikliği olduğunu çok net bir şekilde ortaya koydu. Şunu açıklıkla ifade edeyim ki, ben de bu Anayasa değişikliğini ihtiva eden bu kanuna referandumda 'HAYIR' diyeceğim. Bu Anayasa değişikliği, gerçekte 'Tek adam' yönetimine, biat etme zorlamasına ve belirli bir şekilde tek kişinin diktasına bir plebisit olarak halka sunuluyor. Bu HAYIR, kapsamlı bir HAYIR olacaktır. Hem geçmişi kapsayacaktır, yani bu ülkenin kuruluş felsefesine, Cumhuriyetin temel değerlerine, laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti ilkesine ve bu Cumhuriyeti kuran, kurucu Cumhurbaşkanı, her şeyi borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun arkadaşı İsmet Paşa'ya yapılabilecek her türlü hakareti, aşağılamayı reddettiğim için HAYIR diyorum" diyerek görüşünü dile getirdi. 

"Bütün yetkiyi tek elde toplarsanız, bunun adı demokrasi olmaz"

Sabih Kanadoğlu, demokrasilerde kuvvetler ayrılığının önemine de dikkat çekerek, "Evrensel İnsan Hakları bildirgesinde deniliyor ki, 'Eğer bir ülkede kuvvetler ayrımı yoksa, Anayasa yoktur'. 1789'dan bu yana demokratik her ülkede, her demokratik başlangıç, ancak kuvvetler ayrılığı ile mümkündür. Kuvvetler ayrılığı, yasama, yürütme ve yargıdan oluşur. Eğer siz, bu kuvvetler ayrılığını bir tarafa bırakarak, bu 3 kuvvetin sağladığı denetimi ve dengeyi tek bir bir elde toplarsanız, ortaya çıkan rejimin adı demokrasi olmaz. Bunun adı diktadır. O halde, getirilen Anayasa değişikliği, eğer halk HAYIR derse yürürlüğe girmeyecektir, bize neyi getiriyor, ona bakmak gerekir. Belirli bir şekilde Cumhurbaşkanı'na yürütme gücünü veriyorsunuz. Yanında Bakanlar Kurulu yok. Bakanlar adını verdikleri, birer bürokrat haline gelmiş olan, Cumhurbaşkanı istediği zaman gelen, istediği zaman giden ve hatta Milletvekilleri içinden seçtiyse, bakanlıktan uzaklaştırdığı zaman milletvekilliği de düşen kişilerden oluşan, sekreterya gibi bir Bakanlar Kurulu oluşuyor. Bunlar, TBMM'ye karşı sorumlu değil" açıklamasında bulundu.

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun söyleşisi, dinleyicilerin sorularını yanıtlamasının ardından sona erdi. 

 
İyi ki Fuar İzmir var
 
Başkan Dalgıç'ın acı günü
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Çanakkale Şehitleri Anıldı!
18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü ve Deniz Zaferi Cumhuriyet Meydanı'nda ...
Çanakkale töreninde çelenk krizi!
18 Mart Çanakkale Şehitlerini anma günü ve Deniz Zaferi törenlerine Çelenk krizi damga vurdu.
HAYIR'lı yemek
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şubesi'nin düzenlediği yemekte "Hayır" sesleri yükseldi.
 
Öğrencilere fotoğrafçılık mesleğini anlattı
Fotoğrafçı Serhat Karaaslan, Ortaokul 8'inci sınıf öğrencilerine fotoğrafçılık ...
En büyük ahtapotu yakaladı
Amatör balıkçı Çeşme sahilinde en büyük ahtapotu yakaladı.
Hepsi tutuklandı!
İzmir'in Çeşme ilçesi'nden lüks bir yelkenli yat ile 83 sığınmacıyı yasa ...
 
Üniversite öğrencileri sektör temsilcileri ile buluştu
Ege Üniversitesi Çeşme Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu ve Çeşme Belediyesi ...
Çeşme'nin seçmen sayısı belli oldu
16 Nisan Referandumunda, Çeşme'de kurulacak sandık sayısı ve seçmen sayısı belli oldu.
Alaçatı yayalaştırılıyor
Alaçatı’da, taş binalar, dar sokaklar, butik oteller, restoranlar, alışveriş ...
 
YAZARLAR
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
BİR GEMİ YANAŞTI SAMSUN'A...
Esat Erçetingöz
Esat Erçetingöz
Tarihi Şükran Otel artık yok!
Okan Yüksel
Okan Yüksel
BİZ KİMİZ?
Sedat Kaya
Sedat Kaya
"ANNELER GÜNÜ"NÜN KARANLIK TARİHİ...
İbrahim Aktaş
İbrahim Aktaş
Beyaz Atlı Süvariler
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri