
Bir zamanlar tanrılar bile, kanın toprağa karıştığı yeri kutsal sayardı.
O kanın yerden doğurduğu çiçeğe “Dianthus” derlerdi. Karanfildi o!
Tanrıların çiçeği...
Karanfil, toprağın hafızasıdır.
Bir yerde haksızlık olduğunda, ilk o boy verir.
Çünkü karanfil yaşama direnenleri anlatır.
O kara gecede, tıpkı o eski efsanelerde olduğu gibi, Hakan Tosun'un kanı toprağa karıştı.
Hakan, bir yaşam savunucusuydu.
Bir ağacın kesilmesine, bir derenin kirletilmesine, bir kuşun sessizliğe gömülmesine razı olmadı.
Kamerasını her kaldırışında, “Burada yaşam var” derdi.
Gerçekten de vardı.
Çünkü o, ormanın kalbinde, suyun aynasında, toprağın nabzında adaleti arıyordu.
Şimdi dostları, katledildiği yere karanfiller döküyor.
Betonun soğuk yüzüne düşen her kırmızı yaprak, bir vicdan yankısı gibi konuşuyor.
Her karanfil bir kalp atışı, her kalp atışı bir çağrı.
“Adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, yeryüzünün her yerinde aranmalı.”
Karanfil sabırlıdır. Toprağa düşer, bekler.
Bir gün adalet yeniden yeşerene dek.
Çünkü karanfili solduramazlar, adaleti susturamazlar.
Hakan Tosun’un adı, o bahçede hep rüzgarla anılacak.
#hakantosun