Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin  teması göç.
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin teması göç.
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
2024 yılı pasaport ücretleri belli oldu!
2024 yılı pasaport ücretleri belli oldu!

Sedat Kaya

HİKMET KARAMAN VE O'NUN GİBİLER.
12 Aralık 2018 Çarşamba


Yıllar öncesi.
Bir kış günü..

Lig Tv'de haber müdürüyüm.

Sabah erken saatlerde teknik direktör Hikmet Karaman'ı aradım.

O günlerde bir Anadolu takımının başında.

Akşam Fenerbahçe ile maçları var.

Çalıştığı kulüpte futbolcular aylardır maaş alamıyor.

Yönetim hiç bir şeyle ilgilenmiyor.

Tesisler dökülüyor.

Yataktane, duşlar rezalet durumda.

Yemekler berbat.

Hikmet Karaman telefonu açtı, sesi hayalet gibi.

Yorgun, bitkin ve coşkusuz.

Oysa hep yüksek sesle konuşurdu.

"Hayrola hocam" dedim.

"Ya arkadaş bizim çilemiz nedir böyle?.Gece kamp yaptığımız kulüp tesislerinin kalorifer dairesinde yangın çıktı. itfaiyeyi aradık, gelmedi. Tüm takım sabaha kadar yangını söndürmek için uğraştık. Takım kahvaltıyı bile yarım yamalak yaptı ve biz 7 saat sonra maça çıkacağız."

 

Anlattıkları sürpriz değildi.

Sık yaşanan olaylardı bunlar.

Çünkü Anadolu Kulüplerinde çalışan teknik direktörler sadece futbolla değil bu tip sorunlarla uğraşıyorlardı.

Arkalarında 10-15 kişilik başkan ve yönetim kurulu varmış gibi gözüküyordu ama yoktu.

Onlar dekordu.

Dekor gerçeğe uyum göstermiyordu.

Anadolu kulüplerinde çalışan hocalar aslında tek başınaydılar.

 

İstanbul medyası onları görmezdi.

Seslerini duyuramazlardı..

Yaptıkları, başarıları kimsenin umurunda olmazdı.

Lobileri yoktu.

Varsa yoksa üç büyükler sayfalardaydı.

Onlar ülke futbolunu yöneten federasyonun bile üvey evladıydı.

Aralarında takım otobüsü idmana gidebilsin diye cebinden mazot koyan da vardı, tesislerdeki pislikler kapansın diye futbolcularla badana yapan da.

Parasını alamadığı için tesislere yemek vermeyi kesen şirketleri ikna etmeye çalışanlar da onlardı, ikna edemezse cebinden takıma yemek ısmarlayanlar da.

Böylesine zor şartlarda takımlarını ligde tutmaya çalışan hocalardı onlar.
 

İddia ediyorum, dünyanın en iyi teknik adamları gelse, bu hocalar kadar başarılı olamazdı.

Ben mesleği bırakalı 5 yıl oldu.

Umarım Anadolu kulüpleri artık değişmiştir.

Teknik adam sadece teknik adamlığını yapıyordur.

 

Nereden geldi bunlar aklıma?

Hikmet Karaman Kayserispor ile anlaşmış.

Kayseri yönetimi takımın küme düşme riskini görünce "Kurtar bizi Hikmet hoca" diyerek kapısını çalmış.

Doğru karar.

Doğru karar da neden sezon başında almazsın?

Bu sadece Kayserispor'un değil tüm kulüplerin geleneği.

Bir plan, program, sistem dahilinde teknik adam seçmek yerine, günlük sonuçlara göre günü kurtarma ilkelliği.

Hikmet Karaman'ı uzun yıllardır tanırım.

İlişkimiz gazeteci teknik adam ilişkisiydi.

Sonra televizyonda birlikte program yaptık.
İyi dost olduk.

Çalışkan, bilgili, kendisini sürekli yenileyen bir teknik adamdır.

Bilime önem verir.

Heyecanlı, hırslıdır.

Yenilgiyi kabul etmez.

Hep araştırır.

Dünya futbolunu, futbolcularını yakından takip eder.

Çalışmadığı dönemlerde yurtdışında maçları izler, beğendiği futbolcuları listesine not eder.

Kayserispor'un teklifini kabul etmeden önce Brezilya'daydı.

Brezilya kulüplerinin yapısını inceledi.

Demek istediğim şu.

Hikmet Karaman  gibi onlarca teknik adamımızın yabancı hocalardan bilgi ve yetenek açısından farkı yok aslında.

Aksine ülke şartlarında onlardan daha iyiler.

Daha duyarlı, daha ozverili, daha ekonomikler.

Yeter ki kulüpleri yönetenler uzun vadeli bir plan, program, sistem dahilinde görev versinler.

Günlük skorlarla günü kurtarmaya çalışmasınlar.

Çünkü kurtaramıyorlar.

Günümüz dünyasında "yerli ve milli" safsatasına inanmam ama futbolda kapıların Ersun Yanal, Hikmet Karaman gibi onlarca teknik adamımıza sonuna açılmasını isterim.

Yerli oldukları için değil, hak ettikleri için.
Torpile, adam kayırmaya, ahbap çavuş ilişkisine, yalamaya, yıkamaya, Ankara'dan atanmalara son verilsin artık.
Bilgi, yetecek, beceri ve çalışkanlık prim yapsın.
Çok mu şey istedik ne?

ERSUN YANAL VE DOSTLUK

Posted: 11 Dec 2018 01:01 AM PST

 

Yıllar önce Lig Tv’de genel müdür yardımcısıyım.
Süper Lig maçlarını yorumlayacak bir teknik direktöre ihtiyacımız var.
Her hafta Maraton programına çıkacak, maçların analizlerini yapacak.
Bazı günlerde de naklen yayınlarda yorumcu olacak.
Sevilen, vizyon sahibi, duruşu olan, eyyam yapmayan, başarılı bir isim gerek.
İnce eleyip, sık dokuyoruz.
Tek tek isimleri gözden geçiriyoruz
O günlerde Ersun Yanal milli takımdan yeni ayrılmış.
Federasyonunun ve FETÖ'cü lobinin “Hakan Şükür’ü mutlaka kadroya al” baskılarına boğun eğmemiş ve istifayı vermiş, gitmiş.
Bizim için ideal isim.
Ancak.
Ersun Yanal o güne kadar hiç bir televizyonda yorumculuk yapmamış.
Acaba bu teklife sıcak bakar mı?
Üstelik Lig Tv yönetiminin bu konu için ayırdığı bütçe, Ersun Yanal kalitesinde bir isim için düşük.
Nasıl teklif edilir?
Ne der acaba?
Şansal abi (Büyüka) ile anlaştık ve teklif etmeye karar verdik.
Aradım.
Olayı anlattım,
Cevabı aynen şöyle oldu.
“Yorumculuk bugüne kadar düşünmediğim bir şey. Ancak Şansal abi ile sana hayır deme şansım yok. Bütün ekibimle birlikte size katkı vermeye hazırım. Bunu asla profesyonelce yapmam sadece dostluk adına yaparım. Lütfen bana vermeyi düşündüğünüz parayı her ay bir hayır kurumuna bağışlayın. Ne zaman işe başlıyoruz?”
Şaşırdım.
O güne kadar hangi teknik adamın kapısını çalsak, söze önce paradan başlardı.
Yanal hiç para konuşmadı.
Aksine ben verebileceğimiz ücreti daha açıklamadan, “hayır kurumuna bağışlayın” dedi.
Ertesi gün yardımcısı Volkan Kazak ve 3 kişilik istatistik ekibiyle birlikte işe soyundu.
Tüm maçların, tüm futbolcuların analizini yapıp, grafiklerini tasarlayıp, programa hazırladılar.
Yaklaşık 4-5 ay boyunca haftanın 3 günü bizimle birlikte oldular.
Ekrana renk kattılar.
Bir kuruş ücret almadan.
Sadece dostluk adına.

 

*. *. *

 

Meslek hayatımda kafa olarak çok iyi anlaştığımız futbol adamlarından biridir, Ersun Yanal.
Futbolun sadece futbol olmadığını bilenlerdendir.
Olaya sosyal, toplumsal ve bilimsel açıdan bakar.
İnek sütünün futbolcuya olumsuz etkisine kadar.
İş ahlakı vardır.
Bir kulüpte çalışmasa bile tüm maçları, tüm futbolcuları ekibiyle birlikte izler, bilgisayarda analizler yapar.
Vizyon sahibidir.
Türk futbolundaki aksaklıkları araştırır, nedenlerini saptar, çözüm yollarını önerir.
Entelektüeldir.
Çok kitap okur, araştırır.
Doğa severdir.
Yaylalara çıkar, denizlere dalar, gerekirse paraşütle atlar.
Hayvan severdir.
Mahallesindeki sokak hayvanlarını besler.
Yaşadığı çevreye duyarlıdır.
Hobileri vardır.
Ersun Yanal sadece bir futbol adamı değil, tepeden tırnağa bir yaşam insanıdır.

 

*. *. *

 

İstanbul’da biraraya geldiğimizde saatlerce konuştuğum insandı.
Datça’ya yerleştikten sonra o sohbetlerimizi özlemiştim.
Her ne kadar zaman zaman telefonla konuşsak da, o sohbetlerin yerini tutmuyordu.
Dün akşam sürpriz bir telefon geldi.
Arayan Ersun Yanal.
Sevinçle açtım.
Daha ben merhaba demeden müjdeyi verdi.
“Datça karasularına girdim, yarın sabah 2-3 saatliğine seni görmeye geleceğim.”
Sabah buluştuk.
Eski günleri yad ettik.
Futboldan, ülkenin durumundan, sanattan, kültürden, doğadan, kısacası her telden sohbet ettik.
Hasret giderdik.
Zaman nasıl geçti anlamadık.
Teknesindeki bir arıza nedeniyle Bodrum’a gitmesi gerekiyordu, vedalaştık.

 

 

 

Ersun Yanal ile ilişkim bir gazeteci-teknik adam ilişkisinden öte.
Tıpkı Nazım Usta’nın dediği gibi.
“Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
Yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.
Gözümüzün dilinden anlar,
Elimizin sırrını bilirsin.
Namuslu bir kitap gibi güler,
Alnımızın terini silersin.
O gider, bu gider, şu gider,
Dostluk, sen yanı başımızda kalırsın.”

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Papi Mehmet
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
"HER İLETİŞİMCİ BİRAZ FİLOZOF OLMAK ZORUNDADIR"
İbrahim Aktaş
İbrahim Aktaş
Sıcak ya da soğuk
Okan Yüksel
Okan Yüksel
NİCE NİCE YILLARA BALIKÇI
Dr.Ahmet Güler
Dr.Ahmet Güler
Lal Denizli Çeşme Belediye başkanlığını devir aldı.
Sedat Kaya
Sedat Kaya
SICAK VE ŞEFKATLİ BİR EL TÜRKİYE HARİTASINI OKŞADI..."
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri