
Atlantik’in ortasında, hiçbir kara parçasının bulunmadığı gizemli bir deniz var: Sargasso.
Okyanusun kalbinde, yosunlarla örülü bu sessiz mabette bir sır saklı. Orada, binlerce yıldır aynı ritüel tekrarlanıyor. Avrupa yılan balıkları orada doğuyor.
Ama onların hikayesi orada bitmiyor, aksine yeni başlıyor. Daha yumurta kabukları çatlamadan kaderleri yazılıyor; doğduğu yerden binlerce kilometre uzağa sürülmek.
Okyanusun akıntıları, yaprak biçimindeki şeffaf larvaları alıp, suyun kudretli kollarında yıllarca taşıyor. Bir gün, Ege’nin kıyılarına varıyor. Ve o şeffaf beden, “cam balığı” diye anılıyor artık.
Onlardan bazıları bizim Bafa Gölü’ne giriyor. Menderes’in eski yatağında, Latmos Dağları’nın gölgesinde… Artemis’in ve Endymion’un efsanelerinin yankılandığı sularda. Herakleia'nın kıyılarında. Burada sarı renge bürünüyor. İnsan hayatının çocukluktan yetişkinliğe geçişi gibi bir dönüşüm…
Yıllarca Bafa’nın sazlıklarında yaşıyorlar. Göçmen kuşlarla aynı gökyüzünü paylaşıp, gölün ay ışığında titreşen yüzeyine kendi gölgelerini bırakıyorlar. Ama içlerinde hep saklı bir çağrı var. Adını bilmedikleri, ama ruhlarının tanıdığı bir çağrı. O an geldiğinde, gözleri büyüyor, renkleri kararıyor, bedenleri gümüşe dönüyor ve ışte o zaman anlıyorlar; Geldikleri yere dönüş vakti.
Yedibin kilometreyi yeniden kat ediyorlar. Barajlar, kirli sular, insanın açgözlü tuzakları yolunu kesmeye çalışır ama onlar gidiyor. Çünkü kendi yazgısından kaçan bir canlı yoktur.
Ve bir gün, yeniden Sargasso’ya ulaşıyorlar. Okyanusun kalbindeki bu görünmez tapınakta üreme organları sonunda açığa çıkıyor. Aristo’nun bilmece dediği, Freud’un gençliğinde mikroskop altında arayıp bulamadığı sır, işte burada, ölümle doğumun birleştiği denizde açığa çıkıyor.
Yüzyıllar boyunca insanlığın aklına meydan okuyan bilmece, burada çözülüyor. Bu balıkların yaşamlarının son anlarında üreme organları gelişiyor ve Sargasso'da çiftleşiyorlar. Onlar ölüyor ama yavrularıyla yaşam sürüyor. Ve böylece, binlerce yıldır yinelenen o yedibin kilometrelik döngü yeniden başlıyor.
Bugün Bafa’nın kıyısında, Herakleia antik kentinin yıkıntıları arasında bir balıkçının ağına takılan bir yılan balığı, aslında bir efsanenin parçasıdır. Onu gören insan, belki de kendi hayat yolculuğunu hatırlar.
“Biz de doğduğumuz yere geri dönmüyor muyuz?