
Eski Datça’nın dar sokaklarında gezen biri, bir evin temelinden kopmuş eski bir mermer parçasını görse belki fark etmezdi. Ama o taşın üzerinde, neredeyse rüzgârın güçlükle tuttuğu birkaç harf vardı: Ε?νο?ας.
“Eunoia.”
“İyi niyet. Temiz kalp. İyilik düşüncesi.”
Onun hikâyesi yazıtlarda uzun uzun anlatılmaz, sadece küçük bir mezar taşı, hafif bir kırık çizgi ve bir isim…
Ama bazen bir isim, bir destanı sürüklemeye yeter.
Rivayet odur ki Eunoia, Datça yarımadasının rüzgârı gibi tatlı bir kadındı. Evinin kapısı hiç kapanmaz, yoldan geçen yabancının “su var mı?” demesini beklemezdi, küpü kapısının önünde dururdu. Zeytinyağı azalsa komşusuyla bölüşür, balıkçılar fırtınaya yakalandığında sahile ilk o koşardı.
Yaşadığı sokak bugün Eski Datça’da herhangi bir sokak olabilir. Belki bembeyaz bir begonvil kapısı, belki taş duvarlı bir eski ev…
Ama o sokak, Eunoia’nın zamanında “iyiliğin yolu” diye anılırmış.
Öyle ki yaşadığı yıllarda bir söylenti yayılmış.
“Datça rüzgârı kötü sözü taşımaz, çünkü Eunoia’nın duvarlarına çarpar, orada yumuşar.”
Sonra bir gün, sebepsiz bir hastalık, ya da ansızın patlayan bir fırtına, ya da kaderin bilmediğimiz bir cilvesi… Eunoia hayata gözlerini yummuş. Onu sevenler başına küçük bir mezar taşı dikmişler. Taş çok mütevazıymış. Üzerinde büyük ünvanlar, süslü sözler yokmuş. Sadece adı:
Ε?νο?ας — Eunoia.
Çünkü bazen bir insanın bütün hayatı tek bir kelimeye sığar.
O mezar taşı yüzyıllar sonra bir evin duvarına gömülmüş, sonra ev yıkılmış, taş yeniden gün yüzüne çıkmış.
Bugün sadece bir şey anlatır.
“İyilik unutulmaz.”
Eski Datça’nın sokaklarında yürürken, belki rüzgâr saçımıza değdiğinde, belki bir esnaf gülümseyip “kolay gelsin” dediğinde, belki bir çocuk bize yol verdiğinde, fark etmesek de Eunoia’nın adı hâlâ dolaşıyor oralarda.
Belki de Datça’nın meşhur “iyi insanları”nın kökeni, onun sessiz mirasıdır.
Eunoia bir isim değil, Eski Datça’nın karakteridir.
İyiliğin toprağa karışmış hâlidir.
Kaynak: Addenda und Corrigenda zu IK 41 (Knidos)/
Wolfgang Blümel