Antik dönemin ünlü tarihçisi Strabon Datça'yı anlatırken, şöyle demişti.
"Tanrıçaların en güzeli için, yarımadaların en güzelinde kurulan kent"
Gerçekten de yarımadaların en güzelidir Datça.
İki denizin kucaklaştığı yerdir.
Doğal güzelliği, havası, suyu, yaban hayatı ve bereketiyle bir cennettir.
Ve Cevat Şakir'e göre bu topraklar Anadolu'nun şakıyan dilidir.
"Anadolu’yu bir yere bakar varsaysak, onun ancak denize baktıg?ını düs?ünebiliriz. Anadolu'nun bü­tün kolları Ege Denizine açılmıs?tır. Bu kollardan en güneydeki Datça Yarımadasıdır. Sanki Anadolu, de­nize sevgisinden, Ege köpüklerine atılmıs? ve kırk bes? mil uzanan Datça Yarımadasını yaratırken, Kriyo Burnunda; "I?s?te Ars?ipel, bak senin koynuna gel­dim! Çünkü ben, senin Knidos'unum!" diye bag?ırmıs?­tır. Bundan dolayı Datça Yarımadası, Anadolu'nun Knidos'ta s?akıyan dilidir."

Dünya'da 40'dan fazla bitki sadece bu coğrafyada yaşamakta.
Akdeniz'in en özel makilikleri burada.
Datça Yarımadası dünyanın "9 Orman Sıcak Noktası"ndan biri.
Burada deniz fauna ve florasına ait 807 tür yaşıyor.
110 balığın, 4 iki yaşamlının, 27 sürüngenin, 123 kuş ve memeli türün yuvası burası.
İşte bu nedenlerle Datça Yarımadası ülkemizin 18 Özel Çevre Koruma Bölgelerinden biri.

Peki korunuyor mu?
Asla.
Aksine yok olması için uğraşılıyor.
Dünya Ralli Şampiyonası iki yıldır bu yarımadada yapılıyor.
Akıl tutulması gibi bir şey.
Yüzlerce yarış arabası tozu dumana katarak yaban hayatı perişan ediyor.
Arılar, kuşlar, memeliler, çicekler zarar görüyor.
Geçen sene bu ralliye katılan bir aracın yanması nedeniyle 22 hektar orman kül olmuştu.
100 bin turist gelecek diye esnafı kandırmışlardı, o da yalan çıktı.

Uluslararası Otomobil Sporları Federasyonu (FIA) ve Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu'na tepki büyük.
Doğaseverler, çevre koruma insiyatifleri, üreticiler, hayvanseverler, kısacası çevresine ve yaşadığı coğrafyaya duyarlı olanlar tepkili.
Tepkilerini yarın yüzünüze haykıracaklar.
"Defolun gidin Datça'dan."