İzmir futbolunda "iz birakan", Karşıyakalı Arif Dökel de sonsuzluğa gitti...
Karşıyaka Bostanlı'da geçirdiği trafik kazasında ağır yaralandıktan sonra, yaşama dönen, ancak kısmi bilinç kaybıyla uzun süredir Çeşme'deki evinde oğlunun gözetiminde olan Dökel'in ölümünü yeşil-kırmızılı takımın eskileri, yönettiği takımdaki öğrencileri duyurdular sosyal medyada.
Üzüntülüydüler; bir bir eksildiklerinden yakınıyorlardı. Belki de birlikte olmaya en büyük gereksinim duydukları bugünlerde eksilmenin getirdiği hüzündü hissettikleri!
X
Arif Dökel ağabeyimizle trafik kazası geçirmesinden önce, yakın dostu Hasan Dağlar aracılığıyla buluşmalarımız oldu.Futbolu, Karşıyaka'yı, kırgınlıklarını, hüzünlerini konuşurduk. Her sözünde "Karşıyaka" sevgisi öne çıkardı. Orada yaşadıkları ve dostlukları bir başkaydı...
En uzun söyleşimizi de, Çeşme'deki evinde yapmıştık...
İşte o söyleşiden satırlara dökülenlerdir aşağıda okuyacaklarınız...
X
"Güneş battı batacak, Sakız Adası üzerine yaslandığı saatlerdeydi buluşmamız. Bir adres şaşırmasından olsa gerek, yol kenarında buluşup gittik evine. Güneş olanca görkemli yapılanması içinde o muhteşem kızıllığa bürünürken, Mehmet Kiraz, Arif Dökel ve ben çoktan koyulmuştuk sohbete...
Bir Karşıyaka sevdalısının, doğup büyüdüğü, yaşadığı yöreye bu denli tutkun bir insanın, o delice sevdasını ilk kez görüp yaşayanlardan değildim tabi ki. Futbolculuğunu izlememiş, dinlemişlerdendim de, teknik adamlığını yaşamışlardandım. Yaşadığı yılgınlıklara, dışlanmışlıklara aldırmaksızın, “Ben Karşıyakalıyım. Öyle de öleceğim ama neden anımsanmıyorum” diyerek isyanları oynayanlardandı. Çünkü bugün kendilerine Karşıyakalılığı özgü bir hareket görenlerin, futbol oynadığı, teknik direktörlüğünü ve yöneticiliğini yaptığı kulübün gelir-geçer yöntemlerle günübirlik yönetilmesini görmezlikten gelemeyenlerden o...
Evet, sözünü ettiğimiz insan İzmir’in Karşıyaka’sının efsane futbolcularından Arif Dökel...
1933’te Karşıyaka Alaybey’de dünyaya geldiğinde, futbolcu olacağını belki de ailesi bile düşünmemişti. Okul yaşamı kısa sürdüğü için o da gençliğe ilk adım atacağı yıllarda İzmir Yün Mensucat’ta çalışmaya başlamıştı. O gün için kendisinin de, ailesinin de düşüncesi iyi bir marangoz olması yönündeydi. Dökel’in mahalle aralarında futbol oynadığı günlere denk düşüyordu bu dönem.
Türk futbolunun simge isimlerinden Adnan Süvari kendisini görüp de Yün Mensucat kadrosuna aldığı gün, kendisi de yakın çevresi de şaşırmışlardı. Dökel, kendisine bağlanan umutları boş çıkarmadı ve bir yıllık Yün Mensucat macerasının ardından Karşıyaka’ya transfer oldu. Kaf-Sin-Kaf o yıl İzmir Mahalli Lig Şampiyonu olmuştu ve büyüklerle oynama şansını yakalamıştı. İzmir’deki ilk maçında Beşiktaş’la karşılaşıyorlardı. Ve Arif Dökel kadrodaydı. İşte o günden bir anı:
“Bizde Nazmi Bilge santrhaf. O zaman WM sistemi oynanıyor. Nazmi antrenör oyuncu. Beşiktaş’ta Şevket gol kralı, tutmak mümkün değil. İyi izliyorum Şevket’i, topu arkama atıp koşuyor, ben de ne yaptığına baktım, bir-ikiden sonra geçemedi. Maç 0-0. 88. dakikadayız top boşta geliyor, Nazmi vur diye seslendi, tam vuracağım, önümde seken top gitti Şevket’in önüne ve golü yaptı. Yıkıldım kaldım, sabaha kadar uyuyamadım.”
Karşıyaka’daki bir yılının ardından İstanbul’a Beşiktaş’a gitme şansı doğar Dökel’in. O Beşiktaş’a gidiyor sanısındayken, bir de bakar ki, Vefalı yöneticiler tarafından kaçırılmış. 8 yıl oynar efsane Vefa takımında. Zekelli, Sabri Kiraz, Jovanni gibi teknik adamlarla çalışırlar. Dökel’in deyimiyle Vefa o günlerde, “Bugünün Tranzonspor’u gibi 4. büyük” kimliğindedir. Kaptanlığını da yapmıştır o günlerde Vefa’nın.
Özcan Arkoç ile ikisinin dikkatini ilk çeken de F.Bahçe olur bu süreçte. Vefa yöneticisi ve kendilerine her maç için özel prim veren Kemal Babacan bu söylentiler içinde bir gün Arif Dökel’i alır ve bürosuna götürür. Gerisini yine kendisinden dinleyelim:
“Babacan demir tüccarı. Bizim için çok saygın bir isim. Aslında benim o dönem form tutmamın nedeni de Özcan. Her sabah gelip kaldırıyor beni, şut at diyor. Hem kendisi, hem ben müthiş bir form yakaladık. Gazetelerde manşetteyiz, F.Bahçe’ye gidiyor, diye yazıyorlar. Babacan beni masasına oturttu, ‘Bak sen benim oğlumsun, seni o kadar severim, F.Bahçe’ye gitme harcanırsın’ dedi. Sonra da bir kağıt imzalattı. Hayırlı olsun dedi. Meğer kulüpte kalmışım. Karaköy’de Liman Restoran’a gittik kutlamaya. Karşı masada F.Bahçeliler, işaret ediyorlar imza diye. Attım dedim. Sinirlendiler. Ardından Özcan, ‘Ne yaptın’ dedi, attığımı söyleyince ‘kahretsin’ diyerek sinir küpüne döndü. Yani ben kendi kendimi yaktım...”
Evet, Arif Dökel, önce Beşiktaş ardından F.Bahçe şansını yitirerek kendi kaderini çizmiş oluyordu böylece. Sonrasında yine “Her şeyim” dediği Karşıyaka’ya döndü Dökel. Dört yıl daha Karşıyaka’da oynadı. Ahmet Tuna, Vural, Hacı Mustafa, Akın Barhan, Erdinç, Erol Baş, Ogün Altıparmak, Argun Akmoral ve Bulut takım arkadaşlarıydı
Dökel, 1964-65 sezonunda futbolu bıraktı ve doğup büyüdüğü Alaybey’de yaşamaya başladı. Semtinin takımı Egespor’a gelip çalıştırması için Bağırsakçı Hasan çok dayatınca, kıramadı. Gitti ve Egespor’u ilk yılında İzmir şampiyonu yaptı. Ardından Karşıyaka altyapısına geldi. Burada da takımı önce İzmir şampiyonluğuna ulaştırdı; ardından Türkiye 2. yaptı. Bu aynı zamanda Kaf-Sin-Kaf’ın bir dönüm noktasıydı. Çünkü, Dökel, Ali Ulvi Kiremitçiler’in başkan olduğu dönemde 1969-70 sezonunda genç takımdan gelen zenginlikle takımı 2. Lig’den 1. Lige taşıdı. Ama ne olduysa bu şampiyonluktan sonra oldu. Kiremitçiler dışında herkes yönetimde Dökel’in yetersiz olduğunu söylüyordu. Balıkesir-Denizli-Antalya üçlüsünden daha yükseğini veren
Balıkesirspor’u seçmişti. Çok sevdiği Karşıyaka’dan ‘yetersiz’ damgasıyla ayrılmak ona koymuştu. O 2 bin 500 lira almasına karşın takımında kalmayı yeğliyordu oysa. Ama yöneticileri ‘git’ deyince, arkasına bile bakmadı. O yıl Karşıyaka yine geldiği yere döndü. 1986 yılında bu kez menejer olarak geldiği Karşıyaka’yı yine şampiyonluğa taşıyanlar arasındaydı Dökel. O mutluluğu anlatırken, gözlerinin dolduğunu hissetmemek olanaksızdı.
Diyor ki: “Bakınız Karşıyaka tarihinde 3 kez şampiyon olarak 1. Lige çıkmış ve bunların tümünde kendi öz evlatları görev başında. Bugün söylenenlere bakınca şaşırıyorum. İçinde bir tane öz Karşıyakalı olmayan takım ne yapar? Para harcadığınla kalırsın. Neden geçmişteki deneyimli insanlardan yararlanılmaz anlayamam. Bakın ben yönetimdeki 2 kişiyi ancak tanıyorum. Yönetimde bu olursa, gerisini boşverin...”
Unutulmak; bırakın unutulmayı bir köşeye itilip anımsanmamak eski sporcuların hepsinde çok derin yaralar açıyor. Kırgınlarını anlamak kadar anlatmak da zor... Her şeye karşın Arif Dökel Karşıyaka için bir efsane... Takımını yüreğinden çıkarmayacak kadar seven bir efsane..."
X
Karşıyaka bir "efsanesini" uğurluyor bugün. Dökel, yeşil-kırmızılıların güzel anılarının aranılan köşesinde olacaktır...