Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








İzmir'de Eğitime Destek Kermesi
İzmir'de Eğitime Destek Kermesi
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin  teması göç.
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin teması göç.
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı

Atilla Köprülüoğlu

YANARIM TEĞMENİM YANARIM…
7 Eylül 2019 Cumartesi

Kışlamız gömülünce karanlığa

ineceğim sokağa pencereden.

Bir saat içinde varırım dağa.

Gel dağa çıkalım İzmirli Teğmen

(Nâzım Hikmet)

 

Yazımızın kahramanıdır Teğmen Salih...

Küçük yaşta öksüz kalmış, sığındığı dayısı 

ona kötü davranınca

daha 12 yaşında kaçak bindiği trenle Balkanlar’dan İstanbul’a gelmiştir.

Bir tesadüf eseri dönemin Milli Eğitim Müdürü ile 

karşılaşınca kaderi değişmiştir.

Müdür, Salih'i 

Ankara İdadisi’ne "leyli" yani ‘’parasız yatılı’’ olarak yollamıştır.

İlginçtir; 

Salih’in sınıf arkadaşlarından biri de ünlü işadamı Vehbi Koç’tur!

İdadi’yi bitiren Salih, daha sonra hayvanlara olan sevgisinden

Veteriner Fakültesi’ne yazılmıştır.

Kısa süre sonra da askere alınmıştır, çünkü savaş patlamıştır.

 

****

Salih’in bundan sonra herşeyi artık askerliktir.

Osmanlı'nın son günleridir, ülke parçalanmaktadır....

Büyük hayranlık duyduğu Mustafa Kemâl Paşa da

"Milli Mücadele'’yi başlatan ateşi yakmıştır.

Salih, yıldız takmıştır, artık Teğmen Salih’tir!

Milli Kuvvetler’e katılmış, geldiği İnebolu’da da 

direnişi örgütleyen subaylardandır!

İnebolu’da o günlerde Mustafa Kemâl’in çağrısıyla

İstanbul’dan gelen dört ünlü isim vardır;

‘’Nâzım Hikmet, Vâlâ Nureddin, Yusuf Ziya ve Faruk Nafiz!..’’

Hatta Nâzım, ‘’İki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu,

Öyle yükselmişiz ki sahilde İnebolu,

İnce sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı,

Minareler bir çizgi, camiler nokta kaldı...’’

dizeleriyle başlayan meşhur ‘’İnebolu’’ şiirini yazmıştır.

(O Nâzım ki; 

Kurtuluş Savaşı’nın içeriğini bilmenin öğrenmenin 

edebiyatla olanaklı olduğunu

‘’Kurtuluş Savaşı Destanı’’ şiiriyle, 

Attilâ İlhân da ‘’Gazi Paşa’’ romanıyla da göstermiştir.) 

 

****

Teğmen Salih, 

Sakarya Savaşı’nda

yaralanır, kısa sürede iyileşir, yine cepheye koşar.

"Büyük Taarruz" başlamıştır, Dumlupınar zaferle sonuçlanmıştır.

Düşman arkasına bakmadan kaçmaktadır.

Gazi Paşa da, Uşak’a gelmiş karargâh kullandığı

Niziboğlu Konağı’nda işgalcileri denize dökmenin

plânlarını yapmaktadır kurmaylarıyla.

Yunan Başkomutan Trikupis Uşak’ta yakalanır.

Onu esir alıp Mustafa Kemâl Paşa’ya 

götürenlerden biri de; Teğmen Salih’tir!

Ve sonrasında 9 Eylül 1922’de ‘’işgal edildiği gün 

kuruluş kurtuluş mücadelesini başlatan kent’’ 

Güzel İzmir’e ilk giren birliklerin içinde olmanın 

onurunu da yaşar!

 

****

Emperyalizme diz çöktürülmüştür, destanlar yazılmaktadır.

‘’Mustafa Kemâl’in Askerleri’’nden ‘’Teğmen Salih’’, 

İstiklal Madalyası ile de ödüllendirilir, yasa çıkınca da ’’Erce’’ soyadını alır.

Uzun yıllar Anadolu'nun her yerinde görev yapar, 

"Albay" rütbesiyle emekli olur. 

Bundan 40 yıl önce de vefât eder.

 

****

Bir gün torunu Firat Hinchal

dedesinin anı notlarını bulur.

Sararmış iki yaprak ilgisini çeker, 

dedesi aynen şunları yazmıştır;

‘’Cephedeyiz. 

Ara ara evlerimizden mektuplar dağıtılıyor, 

eşlerimizden ailelerimizden, okuma yazma bilen hanım az. 

Çoğunlukla bilenlere yazdırılmış mektuplar.

Mektubunu alan bir köşeye çekilip sessiz sessiz ağlıyor, 

mektup alamayanlar mahzun.

Yine böyle bir gün Eskişehirli Teğmen arkadaşımız 

Seyfi ki, yaşça bizden büyüktü!

Gözleri yaşlı elinde eşinin mektubuyla yanımıza geldi

‘Arkadaşlar, size okumak istiyorum ‘ dedi.

Şöyle yazmış muhterem eşi;

‘Seyfi, üç çocuğun yüzüne hasret, 

anne bizim babamız öldü mü diyorlar, seni görseler 

tanımayacaklar. Daha fazlasını okuyamadı.

Dönüp, “çocuklarımın yüzünü ben de 

unuttum, bir daha görebilecek miyim, 

ümidimi kaybettim artık” dedi.

Yıllardır savaşmaktan bıkmıştık, çoluğumuza 

çocuğumuza hasret kalmıştık, daha 

ne kadar kalacağımızı da bilmiyorduk.

26 Ağustos’ta yoğun topçumuzun ilk ateşiyle 

alacakaranlıkta tel örgüleri atlaya atlaya, 

süngü döğüşü yapa yapa ilk cepheleri yardığımızda 

hava aydınlanıyordu. Bir onbaşı geldi, sayım yapmış:

 ‘Seyfi Teğmenim ve 12 er 

şehit düştüler komutanım’ dedi.

Kahrolduk, içine doğmuştu sanki!

O gündür bugündür

yanarım Teğmenim Seyfi’ye yanarım!..’'

 

****

Bu ülkeyi...

Ay-Yıldız’ı...

Gırtlağına kadar dolu dolu sevenler adına;

Milli Mücadele’nin isimli isimsiz kahramanlarına,

Mustafa Kemâl'in Askerleri’ne,

Bütün şehitlerimize; 

Minnetle... 

Saygıyla...

Rahmetle!..

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
KAVAL SESİ DELER GECENİN SESSİZLİĞİNİ
Esat Erçetingöz
Esat Erçetingöz
Tarihi Şükran Otel artık yok!
Okan Yüksel
Okan Yüksel
BİZ KİMİZ?
Sedat Kaya
Sedat Kaya
"ANNELER GÜNÜ"NÜN KARANLIK TARİHİ...
İbrahim Aktaş
İbrahim Aktaş
Beyaz Atlı Süvariler
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri