Geçtiğimiz hafta perşembe akşamı saat 21.30 civarı Alaçatı körfezinde meydana gelen hortum felaketinden dolayı, Alaçatı Port mevkindeki inşaatta bulunan kule vinci, inşaat işçilerinin kaldığı şantiye üzerine devrildi ve 18 emekçi kardeşimiz yaralandı, 2’si ağır yaralı olduğu için 9 Eylül Hastanesi'ne sevk edildi. Alaçatı Portta bulunan evlerin çoğu zarar gördü, evlerin çatısı uçarken, önlerindeki teknelerden bazısı battı, iskeleler balkon ve bahçeye uçtu, otoparklarda bulunan neredeyse 2 / 2,5 tonluk araçlar havalanıp evlerin bahçelerine yuvarlandı. Kuvvetli fırtına ve hortumdan dolayı ağaçlar köklerinden söküldü, hayvan damları zarar gördü, hayvanlar telef oldu, sağ olanlar ise belediye ekiplerince kurtarıldı. 

Olayın yaşandığı ilk andan itibaren Çeşme Kaymakamı Ünal Çakıcı, Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran ve Çeşme Belediyesi Ekipleri, vatandaşlarımızın yanındaydı. 

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Milletvekilleri ve Meclis Üyelerimiz bölgeyi ziyaret ederek vatandaşlara geçmiş olsun dileklerinde bulundular.

Daha önce Alaçatı’da hiç görülmeyen hortum felaketinin  belki en sevindirici kısmı can kaybının yaşanmamasıydı. 

Alaçatı; rüzgarı, denizi ve doğal yapısı ile Dünyada ender bulunan yerlerden biridir.

Burası doğa harikası, bir hazinedir!

Bu yüzden de betonlaşma ve yapılaşmaya karşı korunması gereken bir yerdir.

Sanırım biz bu doğal hazinemizin değerini anlayamadık!

Hortum felaketinin yaşandığı bu bölge 20 yıl önce bataklıktı, ıslahat çalışmaları yapılarak Port Evleri Projesi uygulandı. Alaçatı koyundan Şifne'ye uzanan düzlük vadide rüzgarların anafor şeklinde evrilmesiyle bu alan bir çok açıdan hortuma elverişli hale gelmekte. Medcezirin sıklıkla görüldüğü ve yakın zamanda tsunamiden de nasibini almış bu bölgenin esas sıkıntısı kuzeyden Şifne ve güneyden Alaçatı denizinden gelerek çarpışan kuzey-güney rüzgarlarının düzlük bataklık zeminde hortuma elverişli hale gelmesidir. Şifne-Alaçatı arasında kalan bu düzlük hat, bu sebeple yapılaşma açısından hiç uygun değildir. 

 Türkiye'de asıl mesele imar izin ve onayları sismolojik ve topografik verilere bakılmadan verilmekte. Eğer bakılsaydı, bataklık zemin faktörü, Şifne-Alaçatı vadisinde kalan düzlük zeminin, rüzgar davranış tahminleri ve bölgesel afet analiz verileri önceden dikkate alınarak bu bölge için inşaat izni verilmezdi.

Kırlangıçların da  göç yolu olan bu alana betonları diktiler, kuşlar yine yılmadı yuvalarını evlerin kapalı garajlarına  yaptı. Bu defa da Porttaki site yönetimi kuş yuvalarını söküp attı, garaja da perde çektiler ki kuşlar içeri girmesinler diye !!!

Yani kendisinden başka canlıya yaşam hakkı tanımayan insanoğlu, umarım bu hortum faciasından ders alır da Alaçatı’nın ve Çeşme’nin ekolojik, doğal yapısını korumak için güçlü bir insiyatif oluşturur.

Çevresine ve doğasına sahip çıktığı içinde VATAN HAİNİ! ilan edilmez.

Alaçatı’nın da Çeşme’nin de büyük, çılgın, mega projelere değil! Doğal yapısının korunmasına ihtiyacı vardır.

Çeşme’yi bekleyen asıl büyük tehlike ise “Büyük Çeşme Projesi’nde!”

İzmir'in “ Kanal İstanbulu “ olarak nitelenen “Çeşme Projesi” için 2020 yılının başında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Çeşme'de 95 milyon m2 hazine arazisinin karar yetkisi Turizm Bakanlığına devredildi.

“14-15 milyar dolar yatırım, 100 bin kişiye iş imkanı, 20 golf sahası ve futbol sahaları, yat limanları, 2 katlı binalar (villalar), denizden tatlı su üretimi,  film stüdyoları, kış uykusundan uyanmış bir Yeni Çeşme, Çeşme Cannes olacak”

diye PR’ı yapılsa da; Çeşme Projesi, turizm projesi filan değil, doğal yaşamı ve tarımı yok edecek, hatta Çeşme’yi susuz bırakacak rant ve beton projesidir!

Bir yeri betona boğarak o yerin turizm kalitesi artırılmaz!

Alaçatı’da yaşadığımız hortum felaketi gibi felaketlerin aynısını tekrar tekrar yaşamamak için İSTEMEZÜK YAPMAYIN!!!

Alaçatı’da, Çeşme’de Türkiye'nin gözbebeği.

Doğasını, rüzgarını, denizini korumak hepimizin görevi...

Aksi halde DOĞA AFFETMiYOR!