
Bugün 24 Temmuz.
Takvimde “Basın Bayramı” yazıyor.
Ne garip, yıllar önce sansürün kaldırıldığı gün olarak tarihe geçmişti.
Bugünse sansür artık kalemimizin ucunda değil, zihnimizin içinde bekliyor.
Yazmadan önce düşünüyorsun. Bu cümle başıma dert açar mı? Bu kelimeden bir suç tutturabilirler mi?
Deprem çantası gibi hapishane çantası hazırlıyorsun kendine. Olur a, kapını çalarlar diye.
Gazetecilik, bir zamanlar hakikatle halk arasında bir köprüydü. Şimdi o köprüde savcılar var.
Girişler kontrollü, çıkışlar sorgulu.
Hala haber peşinde koşan gazeteciler var elbette.
Ama çoğu artık haberden çok, mahkeme salonuna koşturuyor. Duruşmalar basın açıklamalarının yerini aldı, mürekkep yerini mübaşirin sesiyle gelen karar tutanaklarına bıraktı.
Rakamsız bayram kutlanmaz. O yüzden biraz veriyle konuşalım.
2024 yılı itibariyle Türkiye’de en az 54 gazeteci cezaevinde. Sadece haber yaptıkları, soru sordukları, kamu yararını gözetmeye çalıştıkları için.
Türkiye, RSF’nin 2025 Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 157. sırada. Basın özgürlüğünde Afrika'nın darbeci rejimleriyle yarışıyoruz.
Her üç gazeteciden ikisi kayıt dışı çalışıyor. Sigortasız, güvencesiz. Kalemi var, kartı yok.
2024 içinde RTÜK, 30'dan fazla kez yayın durdurma cezası verdi. Bu cezaların ezici çoğunluğu muhalif televizyonlara kesildi.
Yıl bitmeden 200’ün üzerinde haber ve köşe yazısı erişime engellendi. Çünkü “rahatsız etti”.
Bugün biri çıkıp kürsüye şu cümleyi kuracak.
“Basın, demokrasinin temelidir.”
Sahi, hangi demokrasinin?
Muhalefetin sesi üç saniye bile duyulunca kanal kapatan bir rejimin mi?
Sorulara yanıt vermektense soru soranı hedef gösterenlerin mi?
Haberin değil, reklamın muteber olduğu bir ekran düzeninin mi?
Kusura bakmayın ama lanet olsun böyle bayrama.
Bugün susanların değil, susturulmaya çalışanların günü.
Bugün manşeti mahkeme salonlarında atılanların günü.
Bugün, gazeteciliği meslek değil, direniş haline getirenlerin günü.
Kutlamak mı istiyorsunuz?
Buyurun.
Ama önce bir kalem alın elinize.
Ve şu soruyu sorun kendinize.
"Basının gerçekten özgür olduğu bir ülkede miyiz?"
Bu soruya verdiğiniz yanıt samimiyse, o zaman belki bir gün gerçek bir bayramı kutlarız.
Görsel: Yapay Zeka