Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin  teması göç.
Can Yücel Kültür Sanat Festivali'nin teması göç.
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Işıl Yücesoy yeni oyunu ile İzmir'de
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Moskova'da Nazım Hikmet etkinliği yapılacak
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
Meclis Üyesi Sefer Topçu aday adaylığını açıkladı
2024 yılı pasaport ücretleri belli oldu!
2024 yılı pasaport ücretleri belli oldu!

Atilla Köprülüoğlu

"NEŞET ERTAŞ" DİYE YAZILIR, "NEŞE, DERT, AŞK" DİYE OKUNUR!
25 Eylül 2018 Salı

"Aşk biterse yorulur insan

Ben ne zaman ölürsem

Neşet yoruldu desinler..."

 

"Yalan Dünya", 

"Tatlı Dillim", 

"Zahidem", 

"Kendim Ettim Kendim Buldum", 

"Yazımı Kışa Çevirdin", 

"Evvelim Sen Oldun", 

"Gönül Dağı",

"Doyulur mu?",

"Niye çattın kaşlarını?",

"Köprüden Geçti Gelin",

"Ayaş Yollarında",

"Yolcu''

en bilinen türküleriydi.

Bu toprakların sesiydi 

sesi ve sazı ile...

Kendisinden -daha büyük- ozan babası Muharrem Ertaş'ın yolunu sürdürendi Neşet Ertaş!..

 

***

Küçük yaşlarda keman ve saz çalmasını öğrendi. 

Ankara'da TRT Radyoevi'ne girdi. 

Güçlü derlemeleri, çok sayıda güfte ve besteleri vardı. 

Usta; "aynı ruhun insanıyız" diye söz ettiği babası ile Anadolu'daki en olgun seviyesine erişen Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusuydu. 

Çağın Dadaloğlu'su, 

Pir Sultan'ı, Köroğlu'suydu!.m

Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır... 

Kendisine verilmek istenen "Devlet Sanatçısı" ünvanını 

"Ben Halkın Sanatçısı'yım" diyerek reddedendir de...

Ayrıca da UNESCO Neşet Ertaş’ı, "Yaşayan İnsan Hazinesi" ilan etmişti!..

 

***

Her türküsünün bir öyküsü vardır; yaşanmış...

Dilek Öğüden, "Cahildim dünyanın rengine kandım"ı şöyle aktarır bize;

"Neşet Ertaş, Leyla’ya gönül verir ama babası Muharrem Ertaş bu ilişkiye şiddetle karşı çıkar. 

Ve oğluna ‘evladım’ redifli bir türkü söyler:

 

 “Aslı bozuk alma dedim evladım”

 

Temiz ruhlu, saf kalplisin şöhretsin

Hakkın vardır evlenmeye evladım

Mevlam sana yapanları kahretsin

Aslı bozuk alma dedim evladım

Dokunsalar nazif tene kir gelir

Bizden önce ceddimize ar gelir

Köle olmak şanımıza zor gelir

Aslı bozuk alma dedim evladım

Babasının, Leyla’sına ‘aslı bozuk’ demesi, Ertaş’ı inanılmaz yaralar… 

O da babasına ‘ana’ ile cevap verir: 

 

“Analar insandır, biz insanoğlu”

 

Ulu arıyorsan analar ulu

Sevmişiz biz onu olmuşuz kulu

Analar insandır biz insanoğlu

Aslı bozuk deme gel şu insana

Aşkı kimden aldın sevgiyi kimden

Aslı bozuk deme gel şu insana

Soracak olursan eğer ki benden

Aslı bozuk deme gel şu insana

Yazımızı felek yazdı Mevlâdan değil

Senin dediklerin evladan değil

Her hata suç bende Leylâ’dan değil

Aslı bozuk deme gel şu insana

 

Muharrem Ertaş, oğlunun bu ‘ulu ana’ göndermesine boyun eğer ve şöyle der:

 “Küsmedim Neşedim kahrettim sana”

 

Küsmedim Neşedim kahrettim sana

Baban değil miydim sormadın bana

Olan olmuş yavrum ne deyim sana

Sen aklını yitirmişin evladım"

 

Neşet Ertaş, babasının isteksizliğine rağmen Leylâ ile evlenir. 

Ancak bir süre sonra ayrılırlar.

Bu iki büyük sanatçı arasındaki şiirsel atışma, bu ayrılıktan sonra da sürer…

Ve Neşet, Leylâ’ya hatanın kendisinde olduğunu söyler:

 

“Körümüş gözlerim görmedim seni, boşa mecnun eylemişim ben beni”

Bilemedim kıymetini kadrini

Hata benim günah benim suç benim

Eliminen içtim derdin zehrini

Hata benim günah benim suç benim

Bir günden bir güne sormadım seni

Körümüş gözlerim görmedim seni

Boşa mecnun eylemişim ben beni

Hata benim günah benim suç benim"

Sonra da Neşet Ertaş, babası ve Leylâ arasındaki bu hikayenin sonucunu anlatan türkü çıkar ortaya: 

“Cahildim dünyanın rengine kandım!”

 

***

Zeki Müren'li bir anı.

Kendi ağzından;

"Zeki Müren, halk müziğimizi nakış nakış işlemişti, telifini ödeyip, Aşık Ali İzzet’in 'mühür gözlüm' şiirini satın almış, aranjman olarak okumuştu.

Şarkıyı Zeki Müren’in filminde seyrettim, sazı alıp, köylü yüreğimle ezgiledim, köy düğünlerinde söyledim. 

Bi zaman geçti, son model bi araba geldi, 'Zeki Müren seni İzmir Fuarı’na çağırıyor' dedi.

Gittim, bir ay çaldım, 'telif hakları bana ait olan şarkıyı nasıl çalarsın' diye tek kelime etmedi, bi gün gine biri geldi, 'Zeki Müren seni çağırıyor' dedi, gittim, gazino patronuyla aynı masada oturuyor, ayağa kalkıp, 'ağabey hoş geldin' dedi, önünde viski var, 'ne içersin' dedi, 'rakı' dedim, türküye başladı, tarif etmem imkânsız, ikinci dörtlüğü yakaladım, devam ettim, gene ayağa kalktı, 'olamaz böyle ses' diyerek, başını duvarlara vurdu, rahmetliye çok şey borçluyum çok…”

 

***

Bir türkü öyküsü daha...

Yine Neşet Ertaş'tan;

"Mahpushanelere Güneş Doğmuyor’u hapishanenin iyi olmadığını anlatmak için yazdım. 

Ben hapishanede yattım. 

İnsanlar sabretsin hapse düşmesin anlamında ifadelerdi onlar 'Eşim dostum hiç yanıma geliyor' derken misal orası çok kötü anlamında. 

Herkes sabrına hakim olsun. 

Hapishaneye düşmesi hapishane iyi bir yer değil anlamında.

Ben Yugoslavya’da yattım. Kazaydı. Efendim geçmiş gündür, bir trafik kazası sebebiyle 3 ay yattım. Hatta Türkiye ’deki gazeteler “ Neşet Ertaş esrarengiz bir şekilde Yugoslavya’da hapse düştü” dedi. Bunu yanlış anlayıp 'Neşet Ertaş esrardan hapse düştü' şeklinde yazan bile oldu..."

Yaşar Kemâl'den başkası aramamıştı onu zindanda.

Koca Çınar, "Bozkırın Tezenesi'ne geçmis olsun..." diye imzaladığı bir "İnce Memed" romanı göndermişti hapishaneye...

Kısacası; "Bozkırın Tezenesi"nin de patenti Yaşar Kemâl'indir...

 

***

Altı yıl önce bugün İzmir'de yitirdik Neşet Baba'yı...

Türküleri ile yaşam biçimi ve davranışları ile ölümsüzlüğü yakalayandır o!..

Kendi ağzından yaşam öyküsüdür bu dizeler de;

"bin dokuzyüz otuzsekiz cihana 

kırtıllar köyünde geldin dediler 

babama muharrem, anama döne 

dediysen atayı bildin dediler 

 

dizinde sızıydı anamın derdi 

tokacı saz yaptı elime verdi 

yeni bitirmiştim üç ile dördü 

baban gibi sazcı oldun dediler 

 

o zaman babamdan öğrendim sazı 

engin gönül ile hakk’a niyazı 

o yaşımda yaktı bir ahu gözü 

mecnun gibi çölde kaldın dediler 

 

zalım kader devranını dönderdi 

tuttu bizi ibikli’ye gönderdi 

babam saz çalarken bana zil verdi 

oynadım meydanda köçek dediler 

 

anam döne ibikli’de ölünce 

tam beş tane öksüz yetim kalınca 

beşimiz de perişan olunca 

babamgile burdan göçek dediler 

 

yürüdü göçümüz tefleğe doğru 

bu hali görenin yanıyor bağrı 

üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı 

bunlara bir ana bulun dediler 

 

yozgat’ın kırıksoku köyü’ne vardık 

bize ana yok mu diyerek sorduk 

adı arzu dediler bir ana bulduk 

işte bu anadır buldun dediler 

 

en küçük kardaşı kayıp eyledik 

onun için gizli gizli ağladık 

üstelik babamı asker eyledik 

yine öksüz yetim kaldın dediler 

 

zalım kader tebdilimi şaşırttı 

heybe verdi dalımıza devşirtti 

yardım etti yerköy’üne göçürttü 

biraz da burada kalın dediler 

 

yerköy’den kırıkkale’ye geldik 

babam saz çalarken biz çümbüş aldık 

kırşehir’e varınca kemanı çaldık 

aferin arkadaş çaldın dediler 

 

yarin aşkı ile arttı hep derdim 

babamı bir yere dünür gönderdim 

başlık çok istemişler haberin aldım 

istemiyor yarin seni dediler 

 

kırşehir’de yedi sene kalınca 

düğün düzgün hepsi bize gelince 

burada herkese yer daralınca 

ankara’ya gider yolun dediler 

 

ankara’da (sünnetçi) veysel usta’yı buldum 

epeyce eğleştim, evinde kaldım 

yüz lirayı verip bir yatak aldım 

etti isen böyle buldun dediler 

 

bir ev kiraladım münasip yerde 

kaldı kavim kardaş hep kırşehir’de 

bu aşk hançerini vurdu derinde 

çaresini bulmazsan öldün dediler 

 

yarin aşkı ile döndüm şaşkına 

arada içerdim yarin aşkına 

canan acımaz mı garip dostuna 

bunu da içeriye alın dediler"

 

***

Sazına...

Sözüne...

Yüreğine...

Bin selâm Usta!

Gönlüm(üz) hep seni arıyor!

Saygı ve özlemle;

#NeşetErtaş

#BozkırınTezenesi

#25Eylül2012

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
"HER İLETİŞİMCİ BİRAZ FİLOZOF OLMAK ZORUNDADIR"
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
İbrahim Aktaş
İbrahim Aktaş
Sıcak ya da soğuk
Okan Yüksel
Okan Yüksel
NİCE NİCE YILLARA BALIKÇI
Dr.Ahmet Güler
Dr.Ahmet Güler
Lal Denizli Çeşme Belediye başkanlığını devir aldı.
Sedat Kaya
Sedat Kaya
SICAK VE ŞEFKATLİ BİR EL TÜRKİYE HARİTASINI OKŞADI..."
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri